Mimarlar İçin İnşaat Sonrası Müşteri Hizmetlerini Sürdürmenin 4 Yolu
Seattle merkezli mimarlık firması LMN‘nin tasarımcılarından Plamena Milusheva, inşaat süreci tamamlanıp, anahtarlar teslim edildikten çok sonra bile, mimarları inşa ettikleri binaya geri döndürmenin yollarını araştırıyor.
Bu işin sırrı bir maymuncuk takımı veya el altından gizlice yürütülen bir çeşit teknoloji değil. Bu aslında tasarımcı Milusheva tarafından LMN’nin araştırma ve teknoloji grubu LMNts’de (LMN Teknoloji Stüdyosu) geliştirilen ağa bağlı bir cihaz. PODD (Yerleşim Sonrası Veri Cihazı) adı verilen cihaz, yerleşim sonrası verilerle birlikte, insan konforunu etkileyen faktörleri izleyip kaydediyor.
15,2 x 12,7 x 11,4 cm boyutlarında kompakt bir birim olan PODD, havadaki nem, hava kalitesi, hava sıcaklığı, ışıma sıcaklığı, karbondioksit, karbonmonoksit, ışık ve ses seviyeleri dahil yedi farklı ölçümü izliyor. Milusheva, bu çok yönlü verilerin “daha iyi binalar yapmak için binalarımızdan neler öğrenebileceğimize” dair tasarımcılara ışık tuttuğunu söylüyor.
Bu bilgiler mimarların, binaların neden verimsiz bir şekilde çalıştığını veya bina sakinlerinin rahatını bozan şeyleri anlamalarına yardımcı oluyor. Enerji tasarrufu çok önemli olduğu zaman, hangi odaların olması gerektiğinden daha sıcak (veya daha soğuk) olduğunu ve doğal ışığın gün boyunca nasıl değiştiğini belirlemenin tek yolu yerleşim sonrası takibin sağlıklı bir şekilde yürütülmesidir.
LMN’nin araştırmaları, geliştirilen PODD’nin ötesinde, kurdele kesilmesinden sonra da bina işlevlerini yöneterek işlerini genişletmek isteyen mimarların, değerli dersler çıkarmalarına imkan tanıyor. İşte, mimarların bir binanın yaşam döngüsü boyunca müşterilere destek adı altında, yeniden iş teklifi alabilmelerinin dört yolu:
1. Kendi Araçlarınızı Geliştirin
Yerleşim sonrası kapsamlı veriler toplamak, nispeten yeni bir alan olsa da; mimarların çalışma kapsamlarını radikal bir biçimde genişletmelerini sağlayabilir. Binaların sürekli izlenmesi için, birden fazla algılayıcı tipini birleştiren çok az sayıda cihaz mevcut. Dolayısıyla bazen, PODD gibi, kendi araç setinizi yaratmanız gerekebilir.
Şu anda prototip aşamasında olan PODD’nin, bina sakinlerinin deneyimlerini simüle etmek için, onlara yakın bir yere (örneğin bir masaya) yerleştirilmesi gerekiyor. Her ünite şarj edilebilir bir lityum-iyon pille çalışıyor ve bir kez şarj edildiğinde iki hafta kullanılabiliyor. Set içindeki birimlerden biri, eternete veya hücresel ağa bağlanmış bir koordinasyon birimi olarak işlev görüyor. Diğer birimlerse verileri toplayıp, sistem yazılımı ve internet tabanlı ekran platformuyla arayüz oluşturan koordinasyon birimine iletiyor.
Veri görselleştirme özellikleri hâlâ geliştirme aşamasında; şu ana kadar bunlar, çoğunlukla kronolojik olarak düzenlenmiş, algılayıcı tiplerine ve birimlere göre ayrılmış bir dizi çizgi grafikten oluşuyorlar. PODD’nin teknik özelliklerinin tümü GitHub’da açık kaynaklı olarak yer alıyor. İzlenecek alanın boyutunun önemi olmadığı gibi, bir ağda kullanılabilecek birimlerin sayısı açısından da herhangi bir alt veya üst sınır bulunmuyor; testlerde bugüne dek 15 birime kadar bağlantı kuruldu.
Milusheva, PODD’nin, mimarların tasarımlarına daha iyi rötuş yapmaları için, LMN içinde kullanılacak bir araç olarak tasarlandığını söylüyor; ancak sözlerine şunu ekliyor: “Bu, müşterilerle ve bina sahipleriyle bina performansını nasıl iyileştirebileceğimiz hakkında konuşmak için kullanılan bir araç da olabilir.”
“PODD’yi geliştirdik çünkü şu anda piyasada böyle bir araç yok ve binalarımız hakkında normalde mevcut olmayan bu bilgilere sahip olmamızın gerekli olduğunu düşünüyoruz.”
2. Verileri Katmanlı Hale Getirin
Milusheva, şunu net bir şekilde ifade etmeye özen gösteriyor: PODD insan konforunun gerçek düzeylerini değil, “insan konforunun beklentilerini” topluyor. İnsan konforunun gerçek düzeyine dair bilgilere ulaşmak için, gerçek insanlarla konuşmalısınız. Ondan sonra, bu konfor düzeyini düzeltmek için, binanın kendisiyle konuşmalısınız. Milusheva, “PODD verileri kendi başlarına bir anlam taşımıyor,” diyor. “Mekanik sistemlerden ve aynı zamanda insanların konfor ve yerleşim durumlarını gösteren nitel anket verilerinden toplanan bina verileriyle katmanlı hale getirilmeleri gerekiyor.”
Örneğin, ASHRAE (Amerikan Isıtma, Soğutma ve İklimlendirme Mühendisleri Derneği) standartlarına göre PODD verileri, iklimlendirme sistemlerinin sıcak ama bunaltıcı olmayan 22 °C’ye mükemmel bir şekilde ayarlandığını gösterebilir; ancak nitel araştırma verileri başka bir hikaye anlatabilir. Milusheva, bu tarz çelişkili durumlarda, MEP/HVAC (Mekanik, Elektrik ve Su Tesisatı / Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme) sistemlerinde neler olduğuna bakarak, bu gibi anlarda “binanın ne olduğunu düşündüğünü” araştırmanın önemli olduğunu söylüyor.
Milusheva, “Bu şeylerin her biri, size sadece daha büyük bir resmin bir parçasını sunuyor,” ifadesinde bulunuyor. “Her üç veriyi de bir araya getirmedikçe, yanlış bir ayarlama veya beklentilerde bir değişiklik olup olmadığını görmeniz mümkün değildir.” Söz konusu üç farklı veri setiyle, “bilgileri gerçekten bir araya getirmeye başlayabilir ve nerelerde daha derinlemesine bilgi edinmeniz gerektiğine dair net bir resim ortaya çıkarabilirsiniz,” diyor.
3. Kontrol Sürecini Doğru Kişilerle Yürütün
Yerleşim sonrası verilerin takibi, yalnızca mimarlar ve müşteriler arasında yürütülen bir iş değildir. Müşteriler dışında, müteahhitleri, binayı gündelik olarak kullanan kişileri, bina bakım ekiplerini ve bina sahiplerini de hesaba katmanız gerekebilir. İdeal olarak, bu ortaklıklar binanın kullanımı boyunca sürebilir. Milusheva, PODD projesindeki en büyük zorluklardan birinin, paydaşların koordinasyonu olduğunu belirtiyor. “Sürece dahil edilmesi gereken insan sayısı gerçekten çok fazla. Ve bu kişilerin hepsinin kendine göre teknik engelleri var.”
PODD birimlerinin tam bir takımına sahip olmayan mimarlar, yine de müşterilerini binalarının yerleşim sonrası performansı hakkında düşünmeye sevk edebilir. Milusheva bu konuda, “Mimarlar, kontrol süreci için basit anketlerle bina sakinlerine giderek, mekanın konforlu olup olmadığını sorabilirler,” diyor. “Unutmayın,” diyor, “bina sistemlerinde halihazırda algılayıcılar bulunuyor.” Birçok binada sıcaklık ve nem gibi faktörler hakkında temel HVAC (Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme) verilerine ulaşılabilir. Kullanıma hazır akıllı bina algılayıcıları, PODD birimlerine kıyasla daha az bilgi sunsalar da gerçek zamanlı verilere erişilmesini sağlayabilirler.
Milusheva, izlenmesi gereken en kritik veri noktalarının, sıcaklık, nem, karbondioksit ve ışık seviyeleri olduğunu ifade ediyor. Karbondioksit seviyesi genellikle gözden kaçan bir etken. Milusheva karbondioksit seviyesinin yalnızca, rahatsız edici derecede havasız bir odadaki durgun havaya bağlı olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Kapalı bir odada beş ila 10 kişiyle iki saatlik bir toplantı yaptığınızda, mekanın ne kadar havalandırıldığına bağlı olarak CO2 seviyelerinde ani artışlar görebilirsiniz. Bu artışlar, bilişsel işlevlerde düşüşe ve genel bir yorgunluk hissine neden olabilir.”
4. Yerleşim Sonrasını Erkenden Gündeme Getirin
Müşterilerle birlikte yürütülecek yerleşim sonrasıyla ilgili çalışmaları olabildiğince çabuk yapmak her zaman en doğru yaklaşım. “Ne kadar erken o kadar iyi,” diyor Milusheva. LMN, PODD ünitelerini müşterilerle yapılan ilk toplantılara, hatta ilk başta işi almak için yürütülen görüşmelere dahi getiriyor.
PODD prototipinin şeffaf plastik kutusu, cihazın dahili bileşenlerini (devre kartları, kablolar ve bombeli, küre biçimindeki sıcaklık algılayıcı) görünür kılarak, insanların ilgisini çekmeye yardımcı oluyor. Proje ekibi PODD’yi masaya koyduğunda müşterilere, “Tamamlandığında binaya yerleştireceğimiz bu ufaklık sayesinde, binadan bilgi almayı umuyoruz; işte bu böyle bir cihaz,” diyor.
Milusheva, cihazın fiziksel olarak görülmesinin, müşteriler üzerinde büyük bir etkisi olduğunu belirtiyor. “İnsanlar bu cihazı görünce heyecanlanıyorlar. Soyut olarak veri toplama fikri hakkında konuşmaktan ziyade somut bir şey yapmış oluyoruz.” Bu durum, mimarların inşaat tamamlandıktan uzun süre sonra bile, binaların en yüksek performansta çalışmasına yardımcı olabilmeleri için yepyeni bir anlayış kazandırabilir. Ümidim o ki bu yeni gelişmeyle, işi anahtar teslimiyle sona ermeyen mimarlar, uzun yıllar boyunca binaların en yüksek performansta çalışmalarına katkı sunmaya devam edecek.