Bir Ülkenin 5B BIM Desteğiyle İddialı Kalkınma Hamlesi
Endonezya, 2019 yılında hazırladığı bir planla, altyapısına 412 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefliyor. Dünyanın bu en büyük takımada ülkesi, karayolları, köprüler, otoyollar ve barajlardan, limanlar, havalimanları, enerji santralleri ve konut inşaatlarına kadar çok sayıda projeye kaynak aktarıyor. Bu şekilde ülkenin yeniden inşa edilmesi, ekonomik büyümenin hızlanması ve refah seviyesindeki dengesizliklerin giderilmesi umuluyor. Endonezya, 5B BIM’den de yararlanacağı bu planla birlikte başkentini Cakarta’dan, Borneo adasındaki Doğu Kalimantan’a 1000 kilometre uzaklıkta kurulacak bir şehre taşıyacak.
Söz konusu kalkınma planındaki en önemli projelerden biri, Endonezya’nın en güneyindeki idari bölge olan Doğu Nusa Tenggara’da yer alan Güney Orta Timor Naipliği’ndeki Temef Barajı. Bölgenin yağışlı mevsimlerde aldığı sular bu barajda tutularak gerekli arıtma işlemlerinden sonra Güney Orta Timor Naipliği ile komşu naipliklere verilecek. Taşkınların denetimini de sağlayacak olan barajın inşaatı devlete ait bir inşaat şirketi olan Waskita Karya tarafından gerçekleştirilecek. Dijital dönüşümün Endonezya’nın altyapı planlarında önemli bir yer tuttuğunun farkında olan Waskita, bu sebeple inşaat süreçlerinin yönetiminde geleneksel iki boyutlu (2B) BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) yerine beş boyutlu (5B) BIM’den yararlanmaya karar vererek işe koyuldu.
550 metre uzunluğu ve 55 metre yüksekliği ile Temef Barajı, Doğu Nusa Tenggara bölgesinin en büyük barajı olacak. 45 hektarlık bir arazi üzerinde inşa edilecek olan barajın, 45 milyon metreküp su tutma kapasitesine sahip olması planlanıyor. İnşaatına 2018 yılında başlanan barajın, 2022’de hizmete girmesi hedefleniyor.
Zorlukların Önüne Set Çekiyorlar
Waskita, deneyimli olduğu baraj ve su tesislerinin yanı sıra havalimanları, köprüler, limanlar ve ücretli otoyollar gibi büyük ölçekli yapılar da inşa etmeye odaklanmış durumda. Ancak Temef Barajı, proje sahasının ülkenin ücra bir noktasında olması gibi birtakım zorluklar da barındırıyor. Waskita’nın BIM araştırmaları ve inovasyon müdürü olan Kharis Alfi, “Bölge, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde olduğu için, verilerimizi ağ bağlantısının olmadığı koşullarda yönetmenin bir yolunu bulmak zorundaydık,” diyor. “Biz de verilerin yönetimi için bir yerel iletişim ortamı kurduk.”
Şirketin bu konudaki tercihi Autodesk BIM 360 gibi bir ortak veri ortamı (CDE) platformundan yararlanmak olmuş. Waskita, bu sayede, ekip üyelerinin aynı anda verilere erişmesinin, bilgi ve not paylaşmasının, tasarım belgeleri ile çizimleri değerlendirip onay vermelerinin önünü açmış. Ekip üyeleri her şeyi neredeyse gerçek zamanlı olarak izliyor ve faaliyet geçmişini gözleyip ona göre aksiyon alabiliyor. Saha ekibi ellerindeki verileri buluttaki verilerle eşleştirmek için her hafta şehre iniyor. Böylece hem projenin ilerleyişi hem de tasarım üzerindeki güncellemeler Waskita’nın mühendislik ekibi tarafından ofislerden kontrol edilebiliyor. İhtiyaç duyulan tüm bilgilerin bulutta tutulması, özellikle Kovid-19 salgını döneminde çok işe yaradı. Salgın Endonezya’ya ulaşıp evlerden çalışma başlayınca, Waskita’nın iş süreçlerinde hiçbir aksaklık yaşanmadı. Şirketin BIM uzmanı ve koordinatörü Gildam Satria şöyle diyor: “Microsoft Teams ile toplantılarımızı uzaktan yapabildik. Ayrıca evden çalıştığımız süre boyunca daha fazla çalışanın buluta erişmesi de mümkün olabildi.”
Projedeki bir diğer zorluk da saha ekibini oluşturmada yaşandı. Waskita, Güney Orta Timor’da yaşayan çok sayıda insanı proje kapsamında istihdam ettiğinden, ekibin bu çalışanları BIM konusunda eğitmesi de gerekti. Düzenlenen eğitimler, çalışanların becerilerini geliştirmesi kadar Waskita’nın iş süreçlerinin etkinliğini artırması için de bir fırsat yaratmış oldu.
Alfi, “Sahadakiler modelleme yapmayacak olsalar da BIM’i kullanıyorlar. Bu yüzden inşaat sistemini, teknik özellikleri, çalışma yöntemlerini ve sahada nasıl bir takvime göre karar alıp bildireceklerini bilmeleri gerekiyor,” diyor. “Neticede BIM verilerimizin oluşumuna tüm çalışanlar katkı sunduğu için, BIM sürecimizin geliştirilmesinde herkes bir rol sahibi.”
Temef Barajı projesindeki bir diğer sorun da arazi yapısı. Alfi şöyle diyor: “Baraj projelerinde, su tutulan havzanın yamaçlarında yapılan hafriyattan ötürü arazinin topografyası sürekli değiştiği için bölgenin hızlı bir şekilde haritalanması zordur.” Bu nedenle, Waskita’da proje süresince hızlıca dik kesitler almanın veya profiller oluşturmanın yararına inanılmış. Ekip, çevreye ve tepelik veya bataklık benzeri zorlu alanlara yönelik 3B taramalar yapmada, milimetrelik ölçümler gerçekleştirebilen yersel lazer tarayıcılar (TLS) ile LIDAR (Light Detecting And Ranging) insansız hava araçları kullanıyor. Robotik takometre gibi geleneksel ekipmanlar yardımıyla dört günde hazırlanabilen kesitlerin bu araçlar ile yalnızca iki saat içinde hazırlanması doğal olarak süreci hızlandırıyor.
Waskita ekibi, sahadaki gelişimin eksiksiz ve doğru bir şekilde resmedilmesi için, yüzey noktalarının kesin konumlarının insansız hava araçlarının yardımıyla bulunarak ölçümler yapılmasını temel alan fotogrametrik haritalama yöntemini kullanıyor. Barajlarda hem sabit kanatlı hem de çok rotorlu insansız hava araçları kullanıldığını belirten Alfi’ye göre, “insansız hava araçları iş akışının vazgeçilmez unsurları.”
İki Boyuttan 5 Boyuta
Ekip, inşaat sürecinde 5B BIM modellemesine geçişi sağlamak için, insansız hava araçlarıyla elde edilen görüntüleri fotogrametrik haritalama yazılımları kullanmak suretiyle, topografya modellerine dönüştürdü. Arazi verileri GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) karar destek sistemlerine işlenerek, barajın, arazinin ve çevre binaların 3B modellerine dönüştürüldü. İnşaat sahası, Autodesk Civil 3D ve Revit yazılımları kullanılarak modellendi.
Waskita’nın altyapı BIM uzmanı Tevfik İmam, “4B BIM yaklaşımından yararlanarak proje takvimleri ve eylem planları oluşturabiliyoruz,” diyor. “Projede zamanın seyri içinde sağlanacak ilerlemelerin simülasyonunu yapmak için, yapım sıralarını birbirine ekleyerek, 3B modellerimizin canlandırmasını gerçekleştiriyoruz.”
Şirket, bir yandan da, tasarımların daha iyi anlaşılması ve zamanla gerçekleşen ilerlemenin daha belirgin şekilde görülebilmesi için, artırılmış gerçeklikle (AR) ve sanal gerçeklikle (VR) birtakım sanal deneyimler yaratarak, projedeki karar alma süreçlerini kolaylaştırıp iş birliğini geliştiriyor. Paydaşlarının çoğunun mühendis olmadığını ve yeterli teknik bilgiye sahip olmadıklarını hatırlatan Satria şöyle diyor: “Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik, paydaşlarımızın tasarımlarımızı ve sunduğumuz çözümleri daha iyi anlamalarına yardımcı oluyor.”
Waskita, maliyete katkıda bulunan verileri de modellemeye dahil ederek 5B BIM elde ediyor. Alfi’nin bu konudaki yorumu şöyle: “Normalde proje sahipleri, veri setleri içeren bir malzeme şartnamesini müteahhit firmaya liste halinde sunar. Yakın gelecekte proje sahipleri ve danışmanlar müteahhit firmalara bu verileri BIM modellerinin içine dahil edilmiş şekilde verecek. Bu yüzden müteahhit firma olarak bizim görevimiz, modelden bu verileri süzüp her maliyet kalemi için bedel girmek. Dolayısıyla projelerimizde 5B BIM modellemesi yaklaşımından yararlanarak hem üretimi denetim altında tutabiliyor hem de inşaatın yeterli kalite standartlarına sahip olmasını sağlayabiliyoruz.”
Aslında Waskita’nın gerçekleştirdiği 5B BIM temelli inşaat süreciyle sadece inşaat kalemleri ve maliyetler yönetilmiş olmuyor. Satria, “5B BIM sürecinin sırrı, iş yükünün yönetiminde veri setlerini kullanabilmekte yatıyor,” diyor ve ekliyor: “Bu veri setlerini yönetirseniz, gider akışının da teknik gerekliliklerin de üstesinden gelebilirsiniz.”
Başarının Arkasındakiler
Waskita, Temef Barajı ve diğer projelerin ileri safhalarında makine öğrenimi ile yapay zekâ teknolojilerinin desteğini alarak, iş süreçlerindeki otomasyon seviyesini daha da ileri noktalara taşımayı umuyor. Ama öncelik, iş süreçlerinin arkasındaki çalışanların dijital teknolojilere dair sayısal yetkinliklerini geliştirmek.
Teknolojiden önce insanın ve onun yetkinliklerinin geldiğine inanan Alfi şöyle diyor: “Bu nedenle, çalışanların proje çıktılarının başarıyla üstesinden gelebilmek için gerekli kriterleri anladıklarından emin olmak adına, sahip oldukları becerileri geliştirmemiz gerekiyor. Başarıya ulaşmamızı kolaylaştırmak için de hangi teknolojilerden yararlanılacağını anlatmamız gerekiyor. BIM sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda yeni bir zihniyet biçimi. Bizce adeta bir düşünce hareketi. Ve bu hareketin başarısı da arkasında duran insanlara, onların yetkinliklerine bağlı.”